Kamil FERATOĞLU (151820051032) - 30 nisan
   
  ANASAYFA
  DİŞLİLER VE ÇEŞİTLERİ
  DİŞLİLERİN İMALAT YÖNTEMLERİ
  BAZI DİŞLİ ÇARK RESİMLERİ
  ŞUBAT 2008
  MART 2008
  NİSAN 2008
  => 1 nisan
  => 2 nisan
  => 3 nisan
  => 4 nisan
  => 5 nisan
  => 6 nisan
  => 7 nisan
  => 8 nisan
  => 9 nisan
  => 10 nisan
  => 11 nisan
  => 12 nisan
  => 13 nisan
  => 14 nisan
  => 15 nisan
  => 16 nisan
  => 17 nisan
  => 18 nisan
  => 19 nisan
  => 20 nisan
  => 21 nisan
  => 22 nisan
  => 23 nisan
  => 24 nisan
  => 25 nisan
  => 26 nisan
  => 27 nisan
  => 28 nisan
  => 29 nisan
  => 30 nisan
  MAYIS 2008
  HAZİRAN 2008
  İSTATİSTİK ÖDEVİ
  Otomobillerde Kullanılan Kasa Tipleri
  Çift Vatandaşlık

İstihdam paketini yasalaştıracağız”

30.04.2008 - 07:53


Çelik, TBMM'de İstihdam Paketi'ni Perşembe günü ele alarak bu konuyu çözüme ulaştıracaklarını belirtti

ANKARA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, "Perşembe günü İstihdam Paketi'ni TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda ele alacağız ve bir an önce de Genel Kurul'a taşıyarak yasalaşmasını sağlayacağız" dedi.

İşçi ve işveren konfederasyonları başkan ve temsilcileri ile Bakanlık'ta "İstihdam Paketi"ni ele aldıkları toplantının ardından açıklamada bulunan Çelik, gerek işçi gerekse de işveren konfederasyonları başkanları ile bir araya geldiklerini ve bu yasa tasarısı üzerinde çalışmalarını tamamladıklarını belirtti. Tasarı'nın; istihdamın üzerindeki idari ve mali yüklerin hafifletilmesi, kaldırılması ve sigorta prim miktarının 5 puan düşürülmesini, kadınların ve 18-29 yaş arasındaki gençlerin istihdamının teşviki ile ilgili düzenlemeleri, İşsizlik Fonu kaynağının nitelikli iş gücü için kullanılmasını, işsizlik fonundan yararlanma koşullarının kolaylaştırılmasını öngördüğünü belirten Çelik, ayrıca İl İstihdam Kurularının oluşturulmasının, GAP Projesi'ne İşsizlik Fonu kamu payı nemasının 5 yıl süreyle aktarılmasının pakette yer aldığını belirtti.

Çelik, "Bu kadar kapsamlı ve Türk gençliğine, çalışanlarına, çalışma hayatına ve Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlayacak olan bu önemli düzenleme, sosyal taraflara da açılmış oldu. Sosyal tarafların bu konudaki çekinceleri, görüşleri dikkate alınarak, Perşembe günü çok daha rahat bir ortamda görüşme imkanı elde etmiş bulunuyoruz" diye konuştu. Çelik, Sosyal taraflardan özellikle İşsizlik Sigortası Fonu'nun kamu payının nemasının GAP'a aktarılmasıyla ilgili iki talep geldiğini ifade ederek, sosyal tarafların "Fon imkanlarının yok edilmemesi, zaafa uğramaması"yla ilgili taleplerini dikkate alacaklarını söyledi.

Çelik, sosyal tarafların, bu imkanların GAP Projesi'nde kullanılmasında hangi projeye hangi ödeneğin aktarıldığı gibi konularda fon ortakları olarak, bilgilendirilme talepleri olduğunu belirterek, bu konuda da bir sıkıntı yaşanmayacağını taraflara ilettiklerini anlattı. Özellikle Tuzla tersanelerinde yoğun bir şekilde gündeme gelen iş kazaları ve ölümlerle ilgili ön tespitlerde, sorunun taşeronluk müessesinden kaynaklandığının, alt işverenin işçileri bazında bu olumsuzlukların yaşandığının tespit edildiğini hatırlatan Çelik, bu nedenle istihdam paketinde taşeronlukla ilgili bazı önemli düzenlemeler de getirildiğini söyledi. Bu konularla ilgili sosyal tarafların görüşlerini kendilerine ilettiğini kaydeden Çelik, bunları da Komisyon safhasında dikkate alacaklarını belirtti. Çelik, yasa tasarısı kapsamında İl İstihdam Kurularının oluşturulmasının öngörüldüğünü ifade eden Çelik, bu kurullarda işçi ve işveren temsilcilerinin bulunmasının kuralları daha da güçlü kılacağı yönündeki anlayışı olumlu karşıladıklarını söyledi. Faruk Çelik, görüşmelerin olumlu neticelendiğini ve sosyal tarafların katkılarının Komisyon'da gerçekleştirilmesinin sağlanacağını kaydetti. 

Öte yandan Çelik, Hükümetin, 1 Mayıs mitinginin Taksim'de yapılmaması konusundaki kararlılığının sürdüğünü söyledi.  Çelik, TBMM'den ayrılırken, gazetecilerin 1 Mayısa ilişkin sorusu üzerine, bugün İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile bu konuyla ilgili basın toplantısı düzenleyeceklerini belirtti. Taksim'de, dar kapsamlı bir tören olacağını kaydeden Çelik, "Hükümet, 1 Mayıs mitinginin Taksim'de yapılmaması konusunda kararlılığını sürdürüyor. Bu bizim kesin ve net tavrımız. 100-150 kişilik sendika yönetici ve temsilcileri Taksim'e girebilir ve çelenk bırakabilir. Ama onun dışındakiler giremez. O konuda kararlıyız" dedi.

Altın piyasasında ABD Doları'nın seyri öne çıkıyor...
Arzu TOKTAY
30.04.2008 - 09:05


Ekonomik yavaşlama, kredi piyasasındaki sıkıntılar ve değişen risk algılaması derken 2008'in ilk dört ayı oldukça zorlu geçti. Bu süreçte doların değer kaybı özellikle altına yaradı ve fiyatlar 17 Mart tarihinde 1000.0 dolar/ons üzerindeydi.

Ekonomik yavaşlama, kredi piyasasındaki sıkıntılar ve değişen risk algılaması derken 2008'in ilk dört ayı oldukça zorlu geçti. Bu süreçte doların değer kaybı özellikle altına yaradı ve fiyatlar 17 Mart tarihinde 1000.0 dolar/ons üzerindeydi. Ancak bu seviyelerden satışların ağırlık kazanması ile ciddi bir düzeltme hareketi yaşandı. Gelinen noktada hisse senedi piyasalarında yükseliş piyasaların risk alma iştahının arttığını gösteriyor. Bunun yanında Amerikan ekonomisinde alınan önlemlerin olumlu sonuç vereceği beklentisi ile dolar endeksinin dip yaptığını düşünenlerin sayısı giderek artıyor. Altın piyasasındaki hareket için önemli görünen enflasyon endişesi ise yüksek enerji fiyatlarının etkisi ile güncelliğini koruyor. Bu noktada FED'in 25 baz puanlık faiz indiriminin (yüzde 2) ardından bu süreci sonlandıracağı ve ekonomik koşullar elverir ise enflasyon ile mücadele adına 2009 senesinin ilk aylarında faiz artıracağı tahminleri var. Toplantı sonrası açıklamalarda faiz indirimlerine son verileceğine dair bir sinyal olacak mı ve piyasaların değerlendirmesi ne olacak? Dolar endeksinde güçlenme devam eder mi? Petrol fiyatlarında bir geri çekilme yaşanır mı?

Kuşkusuz bu soruların cevabı, altında yaşanan düzeltme hareketinin devam edip etmeyeceği konusunda belirleyici olacak. Nisan ayı boyunca 880.0-950.0 bandı içerisinde hareket eden altın fiyatları kısa vadede güçlü dolar beklentisi ile bu bandı aşağı yönde kırabilir. Ancak haftanın son işlem gününde açıklanacak tarım dışı istihdam verisi ve diğer ekonomik verilerin desteği gerekiyor. Petrol fiyatlarına gelince arz tarafında yaşanan problemlerin etkisi ile haziran vade 119.93 dolar/varil'e kadar yükseldi. Teknik olarak biriken satış sinyallerine bakarak bu seviyelerin geçilmesinin zor olduğunu söyleyebiliriz. Ancak herkes tarafından kabul gördüğü üzere petrol artık stratejik bir emtia ve arz/talep dengesine ya da teknik göstergelere bakarak fiyat hareketleri konusunda bir tahmin yapmak oldukça güçleşti. Buna rağmen ham petrolde 147.000 kontrat ile rekor seviyelere yaklaşan net uzun pozisyon miktarı kısa vadeli satış beklentimizi kuvvetlendiriyor.

 Büyük spekülatörler Ticariler Küçük spekülatörler

 Net

Pozisyon Haftalık

Net Değişim Net

Pozisyon Haftalık

Net Değişim Net

Pozisyon Haftalık

Net Değişim

ALTIN      

Vadeli +Opsiyon. 177808 -3668 -213039 4846 35231 -1179

15-22 Nisan haftasının derinlik raporunda fonların vadeli altında uzun pozisyon miktarı 3.668 kontrat düşüş ile 177.808'e geriledi. Son hali ile vadeli piyasalarda toplam altın net uzun pozisyon miktarı 213.000 kontrat ile rekor seviyelerden uzaklaştı. 22 Nisan'dan bu yana altın fiyatlarının yaklaşık 30.0 dolar gerilediğini düşününce daha düşük bir net uzun pozisyon miktarı ile haftaya başladık. Derinlik raporuna göre son birkaç haftalık düşüşün ardından fiyatlarda yükseliş ve toparlanma çabası gözlenebilir.

Haziran vadeli (COMEX) altın

Sonuç olarak nsan ayı boyunca 880.0-950.0 bandı içerisinde kalan altında önümüzdeki dönem yaşanacak fiyat hareketi büyük ölçüde dolar endeksine bağlı diyebiliriz. Teknik olarak bakıldığında ise 920.0 dolar/ons üzerine çıkılmadığı sürece satış baskısı devam edecek gibi görünüyor.

Euro'nun değerlenmesi ile ilgili yakınmalar başladı
Tevfik GÜNGÖR
30.04.2008 - 09:04


Doların değer kaybetmesine paralel olarak Euro değer kazandıkça, küresel pazarda rekabet şansını kaybedecek olan Euro bölgesi ülkelerden bugüne kadar önemli yakınmalar duyulmuyordu.

Doların değer kaybetmesine paralel olarak Euro değer kazandıkça, küresel pazarda rekabet şansını kaybedecek olan Euro bölgesi ülkelerden bugüne kadar önemli yakınmalar duyulmuyordu.

İlk ciddi yakınma ve Avrupa ülkelerinin rekabet güçlerini kaybetmekte oldukları konusundaki açıklama, Almanya'daki uçak ve uzay sanayi sektöründen geldi.

Alman radyosunda yayınlanan habere göre, uzay ve havacılık endüstrisinde faaliyet gösteren Alman şirketlerinin satış hasılatı 2007'de 20 milyar Euro'yu aşmış durumda.

Ciro gibi personel sayısında da 88.200 ile yeni bir rekor kırıldı. Satış hasılatının yüzde 17'si araştırma ve geliştirme çalışmalarına harcandı.

Ama bu tablonun bir de riskli yanı var. Haberde yer alan bilgilere göre, Alman şirketleri cirolarının yüzde 75'ini ihracattan sağlıyor.

Amerikan Doları'nın değer kaybetmesi, ihracat oranı yüksek olan bu branşın, dolar bölgesinde imalat yapan şirketlerle rekabet etmesini zorlaştırıyor. Alman Uzay ve Havacılık Birliği Başkanı Thomas Enders yerli şirketlerin doların zayıflaması yüzünden köşeye sıkıştıklarını gizlemiyor:

"Euro/dolar kurunun 1,50 ya da 1,60 olması tahammül sınırına dayandığımız anlamına geliyor. Mutlaka bir şeyler yapmalıyız. Köşemize çekilip dolar k‰busunun bir-iki yıla kadar geçmesini bekleyemeyiz. Berlin Uluslararası Uzay ve Havacılık Fuarı, mayıs ayı sonlarında düzenlenecek. Bütün riskleri de hesaba katarak maliyetleri asgariye indirmenin yollarını aramak zorundayız."

Aynı zamanda Airbus Holding'in yönetim kurulu başkanı da olan Thomas Enders, dolar paritesi 1,35 iken uygulamaya koydukları tasarruf programının etkisini kaybettiğini havacılık yan sanayii ile aralarındaki yük dağılımını gözden geçireceklerini söylüyor. Alman Uzay ve Havacılık Birliği Genel Müdürü Dietmar Schrick, Airbus'un şartları durmadan ağırlaştırmasının tedarikçi yan sanayi kuruluşlarının durumunu sarstığını anlatıyor: "Konuştuğum şirketlerin üçte birinin, dolar kurunun hızla düşmesi yüzünden nefes alamaz hale geldiğini gördüm. Kimi işletmeci 'Airbus'tan başka müşterimiz olmasaydı, çoktan havlu atardık' diyor. Uçak yan sanayiinde imalatı yurtdışına kaydırma planları yapılıyor."

Aynı şeyin kendileri için de geçerli olduğunu belirten Airbus Yönetim Kurulu Başkanı Enders, imalatın yavaş yavaş yüksek ücret ödenen Avrupa ülkelerinden dolar bölgesine kayacağını tahmin ediyor.

İlginç bir haber de bu sanayi sektörünün aynı zamanda çoktandır vasıflı işgücü sıkıntısı da çekmesi. Mesleki eğitime ağırlık vermedikleri için bunda kendilerinin de kabahat payı olduğunu inkar etmeyen Airbus Yönetim Kurulu Başkanı her yıl ihtiyaç duydukları 4 bin mühendis ve ikibin teknisyeni kısmen Hindistan gibi ülkelerden getirttiklerini söylüyor: "Uzay ve havacılık endüstrisinin sadece Avrupa ve Amerika'da kalifiye eleman bulabildiği dönemler geride kaldı. Diğer ülkelerde de önemli bir potansiyelin bulunması aslında sevindiricidir. Global bir branşta faaliyet gösterdiğimize göre, eleman ihtiyacının karşılanmasında da global düşünmekten daha normal bir şey olamaz" diyor.

Alman radyosunda yayınlanan bu haber, Euro'nun değerlenmesinin yavaş yavaş önemli sektörleri nasıl olumsuz etkileyeceğini, dolar bölgesindeki ülkelerde rekabet gücünün nasıl artacağını açıklıkla gösteriyor.

ABD'den 40 milyon $'lık ek yardım

30.04.2008 - 09:15


ABD Dışişleri Bakanlığı, Bush'un daha önce yaptığı 200 milyon dolarlık yardıma ek yapıldığını belirtti

WASHINGTON - ABD, dünyadaki en yoksul ülkeleri etkileyen gıda kriziyle mücadele edebilmek için BM'nin Dünya Gıda Programı'na 40 milyon dolar ek yardım yaptı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, bununla ABD Başkanı George Bush'un daha önce yaptığı 200 milyon dolarlık yardıma ek yapıldığını belirterek, Program aracılığıyla acilen Zimbabve, Etiyopya, Afganistan, Kenya, Haiti, Bangladeş, Somali, Moritanya, Uganda ve Sudan'a gıda yardımı yapılmasının öngörüldüğünü açıkladı. ABD, yoksul ülkelere gıda yardımı yapan ülkelerin başında geliyor.

Fındık sektöründe o eski tat yok!

30.04.2008 - 09:18


Fındıkta, acilen AR-GE çalışmaları başlatılmalı ve arz fazlası fındıkların daha rasyonel şekilde değerlendirilmesi için yeni argümanlar geliştirilmelidir.

Mustafa KARADERE / Giresun Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı

Fındıkta, acilen AR-GE çalışmaları başlatılmalı ve arz fazlası fındıkların daha rasyonel şekilde değerlendirilmesi için yeni argümanlar geliştirilmelidir.

Tarihi belgelere göre 2 bin 300 yıl önce Türkiye'nin kuzeyinde Karadeniz kıyılarında fındık üretildiği belirtilmekte ve son 6 yüzyıldır da bu bölgeden fındık ihraç edilmekte. Türkiye, dünya fındık üretiminin yüzde 75'ini, ihracatının ise yüzde 70-75'ini gerçekleştiriyor.

Batı Karadeniz'de Zonguldak'tan başlayarak doğuya doğru tüm Karadeniz boyunca deniz ve dağlar arasında yer alan fındık bahçeleri, Gürcistan sınırına kadar uzanıyor. Fındık üretim sahalarının bu kadar geniş bir coğrafyada yer alması doğal olarak fındığın sosyo-ekonomik önemini de artırıyor.

Üretim ve ihracatta dünya liderliğini sürdüren Türkiye'nin, 2007'de 1,5 milyar dolar olarak gerçekleşen fındık ihracatı, toplam tarım ürünleri ihracatı içinde en önemli kalemi oluşturmakta. Dünyada bademden sonra en yaygın yetiştiriciliği yapılan sert kabuklu meyve olan fındık, genellikle çikolata sektörü için hammadde olarak kullanılmakta ve büyük ölçüde Avrupa Birliği ülkelerine ihraç ediliyor.

Ama bugünlerde fındık sektöründe fındık ve çikolatanın birleşmesinden doğan o tat yok. Gelişmeler iyi gitmiyor. En büyük sorun olan arz fazlası, uzun vadeli fiyat, sektör politikalarının oluşturulması, üretim planlaması ve kalite gibi  diğer sorunları da çözümsüz bırakıyor. Finansal sorunlar ve gelecek yıllardaki belirsizlikler de var. Arz fazlası sorunu, yeni pazarlar aranarak çözülmeye çalışılıyor. Bu konuda en büyük tanıtım faaliyetini Fındık Tanıtım Grubu yürütüyor. 

Dünyada, çikolata ile en iyi kaynaşan ürün olan Fındık, yukarıda bahsedilen sorunların yol açtığı istikrarsızlıklar nedeniyle sektörün uzun vadede yıpranmasına yol açmakta.

Diğer taraftan, fındığın yıllara göre anormal artış ve inişler göstermesi sonucu oluşan fiyat istikrarsızlığı nedeniyle büyük çikolata üreticileri, başka fındık üreten ülkelere yönelmekte ya da üretimde fındığa alternatif ürünler kullanmayı tercih etmekte.

Sektörün sorunları görüldüğü gibi fındığın hacminden büyük durumda. Sorunların çözümü noktasında sektör artık bir an önce naturel ve işlenmiş iç fındık üretimi yanında katma değeri yüksek fındıklı mamullerin üretimini de artırmalı, bununla ilgili yeni yatırım yapmalıdır. Bu yatırımlar da kesinlikle devlet tarafından teşvik edilmelidir. Fındıkta, acilen AR-GE çalışmaları başlatılmalı ve arz fazlası fındıkların daha rasyonel şekilde değerlendirilmesi için yeni argümanlar geliştirilmelidir. Unutulmamalı ki fındıkta sorunlar çok ama çözümsüz de değil.

 

İran, petrolü artık 'Euro ve Yen'le satacak

30.04.2008 - 11:01


Milli Petrol Şirketi uluslararası ilişkiler direktörü Ganimifer, İran'ın petrol ticaretinde doları tamamiyla sildiğini belirtti
TAHRAN - Dünyanın en büyük dördüncü petrol üreticisi olan İran, petrol satışında artık doların yerine euro ve Japon Yeni kullanacak.

İran Milli Petrol Şirketi uluslararası ilişkiler direktörü Hüccetullah Ganimiferd, yarı resmi Fars ajansına yaptığı açıklamada, geçen yıldan beri İran'ın petrol ticaretini euro ve yenle yaptığını ifade etti ve ''Artık petrol ticaretimizden dolar tamamıyla silindi'' dedi. 

İran'dan petrol alan taraflarla bu konuda uzlaştıklarını belirten Ganimiferd, petrolü Avrupa ülkelerine euro, Asya ülkelerine Japon Yeni'yle sattıklarını, dolar dışı bütün paraları da kabul ettiklerini kaydetti. 

İran, ABD'nin, nükleer programı nedeniyle BM Güvenlik Konseyi aracılığıyla yaptırım kararları aldırmasının ardından, geçen yılın başından itibaren dolarla petrol ticaretini durdurmuş, petrol satışını geçen yıl sonu itibariyle de yüzde 90 oranında dolar dışı dövizlerle yaptığını açıklamıştı. 

Dünyanın en büyük dördüncü petrol üreticisi olmasının yanında OPEC ülkeleri arasında da Suudi Arabistan'dan sonra ikinci sırada yer alan İran, günlük ürettiği 4,2 milyon varil ham petrolden 2,5 milyon varilini ihraç ediyor. Uluslararası piyasalarda ham petrolün varilinin 120 dolar civarında seyretmesi, nükleer programı yüzünden Batılı ülkelerin baskılarıyla karşı karşıya bulunan Tahran yönetimini, yaptırımlara karşı direnmede cesaretlendiriyor. İran petrol Bakanı Gulamhüseyin Nozeri, geçen yıl petrol satışından 70 milyar dolar kazandıklarını açıklamıştı. 

 

2008 enflasyon tahminimiz 9,3”

30.04.2008 - 11:40


TCMB Başkanı Yılmaz, Merkez Bankası tarafından hazırlanan 'Enflasyon Raporu'nu açıkladı

 

ANKARA - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Durmuş Yılmaz, 2008 yılı sonunda enflasyonun yaklaşık yüzde 9,3 düzeyinde gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini belirtti. 

Yılmaz, Merkez Bankası tarafından hazırlanan "Enflasyon Raporu"nu açıkladığı basın toplantısında, enflasyonun yüzde 70 olasılıkla 2009 yılı sonunda, orta noktası yüzde 6,7 olmak üzere, yüzde 4,9 ile 8,5 arasında gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini bildirdi. 

Yılmaz, gıda fiyat enflasyonunda kademeli bir düzelme olacağı varsayımı altında, enflasyonunun 2010 yılı sonunda yüzde 4,9 düzeyine, 2011 yılının ortalarında ise yüzde 4 seviyesine düşmesinin beklendiğini de bildirdi. 

Arz şoklarının beklenenden daha uzun sürmesi ve ikincil etkilerinin görülmeye başlanmasının, tahminlerin belirgin olarak yukarı yönlü güncellenmesine neden olduğunu kaydeden Yılmaz, bu doğrultuda para politikasının daha temkinli bir duruş aldığını söyledi. 

Yılmaz, enflasyonun orta vadede yüzde 4 olan hedefe doğru yaklaşmasının 2 yıldan daha uzun bir süre alabileceğine işaret ederek, "Ancak bu durum, Merkez Bankası'nın daha gevşek bir politika izleyeceği anlamına gelmemelidir" dedi.

"Gıda fiyatlarında yukarı yönlü riskler devam edecek"

Yılmaz, Merkez Bankası tarafından hazırlanan "Enflasyon Raporu"nu açıkladığı basın toplantısında, orta ve uzun vadeli faizlerin mevcut düzeyi enflasyondaki düşüşe destek vermeye devam etmekle birlikte, risk priminde gözlenen artışın, fiyatlama davranışları üzerindeki etkisini yakından izlediklerini bildirdi 

Yılmaz, yıl başından bu yana YTL'nin, döviz kuru sepeti karşısında yüzde 15 civarında değer yitirdiğini hatırlatırken, temel enflasyon göstergelerinde orta vadede beklenen düşüş eğilimine rağmen, yılın ilk çeyreğinde gözlenen döviz kuru hareketlerinin kısa vadede enflasyon üzerinde yansımaları görülebileceğini ifade etti. 

Dünya genelinde gıda ürünleri fiyatlarındaki artışların; orta vadede kalıcı olduğuna yönelik algılamaların güçlenmesi, öngörülebilir bir gelecekte başta işlenmiş gıda fiyatları olmak üzere yurt içi gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü risklerin devam edeceğini gösterdiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti: 

Tahminlerin güncellenmesi

"Bu çerçevede tahminlerimizi güncellerken, gıda fiyatlarına ilişkin önceki dönemlere kıyasla daha temkinli bir varsayım yaparak 2008 yıl sonu gıda fiyat enflasyonu varsayımımızı yüzde 13 gibi oldukça temkinli bir düzeye yükseltmiş bulunmaktayız. Bu değişiklik, 2008 yılı enflasyon tahminimizin yaklaşık 1,2 puan yukarı yönde güncellenmesine neden olmuştur. Ayrıca 2009 yılında gıda fiyat enflasyonunun yüzde 8 olarak gerçekleşecğgini varsaymaktayız. Bu değişikliğin 2009 yılı enflasyon tahminimiz üzerindeki etkisi 1,1 puan olmuştur." 

 

"Enerji fiyatları tahminleri yükseltti"

Son dönemdeki gelişmeleri göz önüne alarak, bu tahmin döneminde, petrol fiyatlarına ilişkin varsayımlarını '105 dolara' yükselttiklerini ve buna ek olarak, elektrikte otomatik fiyatlamaya geçileceği ve elektrik tarifelerinde bu varsayımla uyumlu ayarlamaların gerçekleşeceği öngörüldüğünü bildiren Yılmaz, varsayımlardaki bu değişikliklerin, 2008 yılı enflasyon tahminlerini 0,9 puan yukarı yönlü güncellenmesine neden olduğu gibi, 2009 yıl sonu enflasyon tahminlerini de 0,4 puan yükselttiğini söyledi. 

Mevcut talep koşulları dikkate alındığında, döviz kuru gelişmelerinin genel fiyatlama davranışlarına etkilerinin sınırlı düzeylerde kalmasını beklediklerini ifade eden Yılmaz, "yine de döviz kurlarının, mevcut düzeylerde sabit kalması halinde 2008 yılı sonunda enflasyon üzerindeki doğrudan etkilerin yaklaşık 1,5-2 puan arasında gerçekleşebileceğini, 2009 yılı enflasyonu üzerindeki etkinin ise 1 puana ulaşabileceğini tahmin etmekteyiz" dedi. 

 

Projeksiyonlar

Güncellenen varsayımlara göre yapılan projeksiyonlar, 2009 yılında enerji, gıda ve hizmet fiyatlarındaki artışların enflasyon üzerindeki etkisinin '5 puana' yaklaşabileceğine işaret eden Yılmaz, diğer bir deyişle, 2009 yılında enerji kalemleri dışındaki yönetilen/yönlendirilen mal fiyatlarının sabit kaldığı varsayımı altında, enflasyonun yüzde 4 düzeyine düşebilmesi için; gıda, enerji ve tütün dışındaki malların fiyatlarında 'yüzde 3 civarında' deflasyon kaydedilmesi gerektiğini söyledi. İthalat fiyatlarındaki artışlar ve enflasyondaki yapısal katılık gibi unsurların, temel mal fiyatlarında deflasyon görülmesini engelleyeceğinin tahmin edildiğini bildiren Yılmaz, şöyle dedi: 

"Dolayısıyla para politikasının duruşunu sıkılaştırdığı bir senaryo altında dahi, 2009 yılında enflasyonun yüzde 4 rakamının üzerinde gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu düşünülmekte. 

Bu koşullar altında enflasyonun; 2009 yılı sonunda yüzde 4 düzeyine inmesi için sadece ikincil etkileri değil, aynı zamanda 2008 ve 2009 yıllarında devam etmesi beklenen doğrudan etkileri de bertaraf edecek bir politika tepkisi verilmesi gerekmekte. Böyle bir tepki ise iktisadi faaliyette ve göreli fiyatlarda arzu edilmeyen dalgalanmalara yol açabilecektir. Bu nedenle, enflasyonun 2009 yılının sonunda yüzde 4'ün üzerinde gerçekleştiği bir çerçeve öngörülmekte." 

 

Alternatif senaryolar

 

Enflasyon raporunda 'temel senaryonun' yanında, gıda ve enerji fiyatlarına ilişkin alternatif senaryolara göre projeksiyonlar da sunduklarını, 'kötümser senaryoda' gıda fiyat enflasyonunun "2008, 2009 ve 2010 yıllarında sırasıyla yüzde 17, 11 ve 10 olarak gerçekleşeceği ve petrol fiyatlarının 2009 sonunda 150 dolara çıkacağının' varsayıldığını belirten Yılmaz, şunları söyledi: 

"Bu senaryoya göre, kısa vadeli faizlerin 2008 yılının sonuna kadar kademeli olarak artırıldığı varsayımı altında, enflasyonun yüzde 4 düzeyine ulaşması dört yıl sürmektedir. 

'İyimser senaryoda' ise gıda fiyat enflasyonunun 2008, 2009 ve 2010 yıllarında sırasıyla yüzde 9, 5 ve 4 olarak gerçekleşeceği ve petrol fiyatlarının 2009 yılının sonunda 85 dolara ineceği varsayılmaktadır. Bu senaryoya göre, kısa vadeli faizlerin önümüzdeki aylarda sınırlı bir miktar artırıldığı ve sonrasında sabit tutularak 2008 yılının son çeyreğinden itibaren kademeli olarak indirildiği varsayımı altında, 2010 sonunda enflasyon yüzde 4 düzeyine ulaşmaktadır. 

Özetle, yukarı yönlü riskler gerçekleştiği taktirde para politikası duruşunun daha da sıkılaştırılması, gıda ve enerji fiyatlarının beklenenden daha olumlu gelişmesi halinde ise enflasyonun yüzde 4 düzeyine daha çabuk ulaşması öngörülmektedir." 

Merkez Bankasının, enflasyondaki orta vadeli düşüşü tehdit etmediği sürece, piyasalardaki geçici dalgalanmalara politika faizleri aracılığıyla tepki vermeyeceğini, ancak genel fiyatlama

"Enflasyon tahminleri esas alınmalı"

Bu arada Yılmaz, bir gazetecinin kamudaki ücret artışlarının belirlenme sürecine dikkati çekerek, "Çapa olarak enflasyon hedefi yerine enflasyon tahminlerinin esas alınmasını önerdiği gruba kamu da dahil mi?" sorusuna "Evet, dahil" karşılığını verdi. 

Durmuş Yılmaz, enflasyon raporunun açıklandığı basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

"Kredibilite açığımız var"

Yılmaz, 2002-2005 yılları arasında uygulanan örtük enflasyon hedeflemesi sürecinde önemli başarı elde edildiğini, enflasyonun iki haneli rakamlardan yüzde 7'ler düzeyine çekildiğini anlattı. Bankanın arkasında böyle bir başarı grafiği bulunduğunu ancak daha sonra gelişen arz şokları nedeniyle bunun gerçekleşemediğini ifade eden Yılmaz, "Bugün itibariyle açık enflasyon hedefine geçtiğimiz dönemden bu yana bir başarı grafimiz yok, bu bizim için önemli bir kredibilite sorunu, bunu kabul ediyoruz" diye konuştu.  Enflasyon hedefinden sapma gösteren bazı merkez bankalarını örnek gösteren ancak bunların bir başarı grafiği bulunduğunu kaydeden Yılmaz, bu başarı grafiğinin toplumda beklentilerin bozulmamasına yardımcı olduğunu vurguladı. Yılmaz, "Bizim böyle bir başarı grafiğimiz yok ve bize bundan sonra düşen kararlılığımızı topluma iletmek ve toplumu Merkez Bankasının enflasyon ile mücadelesinde kararlılığına inandırmak. Biz, buna inandırdığımız ve doğru adımlar attığımız takdirde, başarılı olacağımızı düşünüyoruz" dedi. Yılmaz, Bankanın bugün itibariyle bir "kredibilite açığı" bulunduğunu ifade etti. 

 

"AB'yi çapa olarak görüyoruz"

Yılmaz, AB sürecinde yavaşlama bulunduğu ifade edilerek, AB'yi hala bir çapa olarak görüp görmediğinin sorulması üzerine, "AB'yi çapa olarak görüyoruz, görmeliyiz, görülmeli" dedi. 

IMF ile ilgili ilişkilere yönelik soru üzerine de Yılmaz, program ne olursa olsun önemli noktanın Türkiye'nin ne yaptığı olduğunu vurgulayarak, "Biz işlerimizi doğru yaptığımız sürece, bugüne kadar yapageldiklerimizi daha da ileriye götürdüğümüz sürece, mali disiplin, para politikası ve makro istikrarda ben bir problem görmüyorum. Ancak uluslararası camiaya bugüne kadar yapılanların yapıldığı ve yapılacağı konusunda bir yeşil ışık yakması açısından, IMF ile bir şekilde parasız bir anlaşmanın sürdürülmesinin doğru olacağını düşünüyorum" diye konuştu.

Cari açığın finansmanı

Uluslararası piyasalardaki dalgalanmaya dikkat çekilerek, bunun cari açık finansmanını ne ölçüde etkileyeceğinin sorulmasına karşılık da Yılmaz, "Türkiye'nin dış finansman kaynağını da göz önünde bulundurduğunuzda bir sıkılaştırmadan söz edebiliriz, işlerin önceki yıldaki kadar kolay olmayacağını söyleyebiliriz" dedi. 

 

 

Petrol 115 dolara düştü

30.04.2008 - 12:09


Nijerya'daki grevin bitmesiyle ABD ham petrolünün varil fiyatı 115,31 dolara geriledi

LONDRA - Petrol fiyatları Nijerya'da grevdeki petrol işçilerinin çalışmaya dönmeye karar vermesi üzerine 115 dolara düştü.

Exxon Mobil sözcüsü, OPEC üyesi ve Afrika'nın en büyük petrol ihracatçısı Nijerya'da petrol üretimini durduran grevdeki işçilerin çalışmaya dönmeye karar verdiğini, sendikanın şirketle görüşmeleri sürdüreceğini söyledi. ABD ham petrolünün varil fiyatı 32 sent düşerek, 115,31 dolara geriledi. Pazartesi günü petrolün varil fiyatı 119,93 doları görmüştü. Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı da 16 sent azalarak 113,27 dolar oldu. Nijerya'da grev geçen hafta başlamış ve işçiler Exxon Mobil'in günlük 800 bin varillik üretimini durdurmuştu.



 Bankalararası piyasada dolar 1.2860-1.2925 YTL aralığında

30.04.2008 - 08:43


Bankalararası piyasada dolar 1.2860-1.2925 YTL aralığında


 Euro/dolar paritesi 1.5578; dolar /Yen paritesi 103.89

30.04.2008 - 08:45


Euro/dolar paritesi 1.5578; dolar /Yen paritesi 103.89



 

   
Bugün 2 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol